Öğretmen ödevimi sınıfın karşısında okumamı istedi.
- The teacher asked me to read my paper in front of the class.
Televizyonun karşısında uyudum.
- I slept in front of the TV.
Bahçe, evin önündedir.
- The garden is in front of the house.
Evimin önünde bir postahane var.
- There is a post office in front of my house.
Tom bir trenin önüne atlayarak intihar etti.
- Tom committed suicide by jumping in front of a train.
Tom Mary'nin önüne koyduğu şeyi yer.
- Tom eats anything Mary puts in front of him.